top of page
Ara

Öfke Kontrol Bozukluğu: Temel Bir Duygudan Tehditkâr Bir Soruna

  • Ufuk Psikolojik Danışmanlık
  • 6 Şub
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Şub


Öfke, insanın yedi temel duygusundan biri olup, tıpkı diğer duygular gibi işlevselliğini sürdürebilmesi ve sağlıklı bir ruh hali geliştirebilmesi için gereklidir. Ancak, bu duygunun kontrolsüz bir şekilde dışa vurulması, bireyin hem kendisine hem de çevresine zarar vermesine neden olabilir. Öfke kontrol bozukluğu, kişinin bu duyguyu düzenleyememesi sonucunda ortaya çıkan aşırı tepkiler, saldırgan tavırlar ve yıkıcı davranışlarla kendini gösterir. Özellikle yakın ilişkiler başta olmak üzere bireyin tüm sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur.


Bu bozukluğun en yaygın belirtisi ani öfke patlamalarıdır. Kişinin tahammül seviyesi oldukça düşük olup, günlük hayatın sıradan stresörleri karşısında bile kontrolsüz tepkiler verebilir. Ufak bir aksilik veya anlaşmazlık bile yoğun bir öfke ve saldırgan davranışlarla sonuçlanabilir. Öfkenin şiddeti ve süresi kişinin duygu düzenleme kapasitesine bağlıdır, ancak bu kapasite zayıfsa, birey öfke anında kendine ve başkalarına zarar verebilecek noktaya gelebilir.


Fiziksel belirtiler arasında kalp atışlarının hızlanması, kan basıncının yükselmesi, nefes alışverişinin düzensizleşmesi ve kas gerginliği yer alır. Öfke sırasında bu fizyolojik tepkiler yoğunlaşarak, bireyin kontrolünü daha da zorlaştırır. Bedenin “savaş ya da kaç” tepkisinde görülen belirtiler devreye girer, öfke kontrolü zayıf olan bireyler, genellikle mantıklı bir kaçış veya çözüm üretmek yerine saldırgan bir tavır sergilemeyi tercih edebilir.


Davranışsal belirtiler ise bağırma, tehditkâr ifadeler kullanma, agresif tutum sergileme ve bazen fiziksel şiddete yönelme şeklinde gözlemlenir. Bu durum, bireyin sosyal yaşantısını ve iş hayatını doğrudan olumsuz etkileyebilir. Öfke kontrol problemi yaşayan kişilerle iletişim kurmak, çevresindekiler için kaygı verici ve yorucu hale gelir. Yakın çevresindeki insanlar, zamanla kendilerini tehdit altında hissetmeye başlayabilir ve bu da ilişkilerde kopmalara yol açabilir.


Peki, öfke kontrol bozukluğuna neden olan faktörler nelerdir?


Öfke kontrol bozukluğu, genetik yatkınlık, çevresel etkenler ve duygu düzenleme becerisindeki eksikliklerle doğrudan ilişkilidir. Çocukluk döneminde yaşanan yoğun stres, travmalar, aile içi şiddet ve ebeveynlerin öfke yönetimi konusunda sağlıksız modeller oluşturması, bireyin ilerleyen yaşlarda bu duyguyu kontrol etmekte zorlanmasına neden olabilir. Bastırılmış duygular, stresle başa çıkma becerilerinin gelişmemesi ve sürekli tetikte olma hali de bu sorunun kökeninde yer alabilir.


Sonuç olarak, öfke kontrol bozukluğu, bireyin hem kendisiyle hem de çevresiyle olan ilişkisini zedeleyen ciddi bir sorundur. Ancak, bu durum çaresiz değildir. Bilinçli farkındalık, psikoterapi, stres yönetimi teknikleri ve öfke kontrolünü sağlayacak beceriler geliştirilerek bireyin yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir. Öfke, doğru yönetildiğinde yapıcı bir güce dönüşebilir; önemli olan onu yıkıcı bir hale getirmeden anlamak, kabul etmek ve yönlendirebilmektir.


Kaynakça


Türk Psikologlar Derneği. (t.y.). Öfke ve Öfke Kontrolü.


Greenberg, L. S. (2002). Duygu Odaklı Terapi: Duyguları Değiştirmek. (Çev. O. F. Erguner-Tekinalp). Nobel Yayıncılık.

 
 
 

Comments


© 2025 Tüm Hakları Ufuk Psikolji Tarafından Saklıdır. Tasarım ve Kurulum YamanOF

bottom of page